15 Ekim 2017 Pazar

Etkin Karar Verme

 
Psikolojide karar verme, bir fikrin veya hareketin mümkün diğer seçenek arasından seçilmesiyle sonuçlanan zihinsel (cognitive) bir işlem olarak dikkate alınır. Her karar verme işlemi bir hareketle sonuçlansın veya sonuçlanmasın, mutlaka nihai bir seçim ortaya koyar.
 
Karar vermede basit bir benzetme ile 3 ana faktör bulunuyor. Beyin, akıl ve düşünme. Beyin altyapıyı temsil ediyor, akıl bu altyapı üzerine kurgulanmış işletim sistemi gibi düşünülebilir. Düşünme ise altyapı ve işletim sisteminin çalıştırılma prosedürlerini temsil ediyor.
 
 

Karar vermede izlenen 6 temel aşama bulunmaktadır;
 
  1. Hedef Belirleme: Bir kararı vermeden önce belirlenmesi gereken yegane unsurdur. Bir hedef belirlemeden alınacak olan kararın faydalı olup olmayacağı da tespit edilemeyecektir.
  2. Bilgi ve verileri toplamak: Aldığımız kararlar geleceğe yönelik kararlar olacaktır. Gelecekle ilgili tüm tespit etmek mümkün değildir. Aslında tüm kararların yanlış olma ihtimali bir gerçekliktir. Yanlış kararlardan uzaklaşmanın yegane yolu ise ilgili bilgileri toparlamak ve geleceğe yönelik olanlarda ise anlamlı tahminler yapmaktır.
  3. Bilgileri yorumlamak: Birbirinden farklı kaynaklardan elde edilen bilgileri ilişkilendirmek, bütünleştirmek ve neden-sonuç ilişkilerini ortaya koymak ayrı bir safhadır. Burada sensitivity analysis  yöntemini kullanmak da verileri doğru anlamamıza yardımcı olacaktır. Örneğin üretim, kur ve satış bilgileri ile ilgili tahminleri alarak bir stok forecast'i yapacaksınız. Buna bağlı olarak da depo ihtiyacını ortaya koyacaksınız. Bu durumda üretim, satış ve kura bağlı sonuçları bu değerlerde +/- %5 değiştiğinde hedefe olan etkisini yorumlamak işimizi kolaylaştıracaktır.
  4. Seçenekler Üretmek: Hedefe ulaşmada ortaya konulabilecek tüm seçeneklerin ortaya konmasıdır. Ne kadar fazla seçenek ortaya koyabilirsek aldığımız kararın hatalı olma olasılığını düşürmüş oluruz. En az 3 seçenek arasından alınan karar anlamlı olacaktır. Sadece İki alternatif ile ilerlemek eskilerin deyimi ile ölümü görüp vereme razı olmak anlamına gelebilir.
  5. Değerlendirme ve Karar: Seçim kriterlerinin belirlenmesi ile seçeneklerin karşılaştırılarak bir sonuca varmaktır. Eğer sizin hamlelerinize karşılık bir başka oyuncunun hareketlerinden etkileniyorsa o zaman tahminlerin de bu değerlendirmeye etki etmesi son derece önemlidir. Oyun teorisi örneklerinde bunun nasıl dahil edileceği ile ilgili bir çok güzel örnek bulabiliriz.
  6.  Hareket Planını hayata Geçirme: Karar alınmasının ardından bu karara ait hareket planının belirlenmesi ve zamanında hayata geçirilmesi gerekir. Kimse hiçbir şey yapmıyorsa alınan kararın da bir değeri yoktur. Bu aşamada süreçten etkilenen diğer herkesi bu sürece dahil etmek başarının garanti edilmesinde elzemdir.
Her ne kadar karar almada hedef belirlenmiş ve seçenekler önceden belirlenmiş kriterlere göre değerlendirilmiş olsa da kararlar geleceğe yönelik alınır ve içinde mutlaka bir belirsizlik vardır. Bu nedenle alınan kararların doğruluğu zamana bağlıdır. Değişen şartlara göre kararları gözden geçirmek ve güncellemek, eğer hedefe giden yolda yanlış sonuçlar üretiyorsa vazgeçmek gerekir.
 
"A good plan, executed now, is better than a perfect plan next week."
- General George S. Patton, Jr.
Karar Vermeye olumsuz etki eden faktörler:
  1. Yeterli veri olmaması
  2. Çok fazla veri olması
  3. Karara sürecine bir çok insanın dahil olması
  4. Duygusal düşüncelerin eklenmesi
  5. Korku, daha önce yapılan hatalardan gelen endişeler
Karar verme sorunu ile karşılaşanlar incelendiğinde sekiz farklı karar verme stratejisi belirlemiştir:
  1. Dürtüsel davrananlar: Bu karar stilini benimseyen bireyler, karşılarına çıkan ilk seçeneğe yönelirler, kararları ani olup salt duygulara ve isteklere dayalıdır.
  2. Kaderciler: Bu gruptaki bireyler, sorunun çözümü veya kararı çevresel olaylara veya kadere bırakırlar.
  3. Boyun eğenler: Bu gruptakiler karar verirlerken bir başkasının planına ve ya önerilerine boyun eğerler, kendi iradelerini ortaya koymazlar.
  4. Erteleyenler: Kararı erteleyenler sorunu askıya alırlar, sorunun üzerinde düşünmeyi ve eyleme geçmeyi ileri bir tarihe bırakırlar.
  5. Kendine eziyet edenler: Bu gruptaki bireyler seçenekler hakkında bilgi toplamaya ve onlar üzerinde düşünmeye fazla zaman harcarlar ve topladıkları verilerin içinde kaybolurlar.
  6. Plan yapanlar: Bu stratejiyi benimseyenler belli bir hedefe götürecek seçenekleri sistematik olarak inceler ve isteklerle olanaklar arasında bir denge oluşturacak en uygun seçeneği bulmaya çalışırlar.
  7. Sezgisel davrananlar: Bu karar stratejisini kullananlar karar verme sorununa kısmen mistikçe, kısmen bilinçaltı güdülere ağırlık veren bir yaklaşım içindedirler. Kişi belli bir kararın doğru olduğundan emindir.
  8. Donup kalanlar: Bu gruba giren bireyler, karar verme sorumluluğunu hissederler ama ona yaklaşma gücünü kendilerinde bulamazlar, bir karar planı yapamazlar, erteleme kararı da veremezler, bilgi toplamaktan, seçenekler üzerinde düşünmekten kaçınırlar ama karar vermeleri gerektiğinin de bilincindedirler.
Karar vermek geleceğe yönelik bir seçimdir. Bu seçimde gidilecek yol da aşağı yukarı belli olsa da mutlaka zamana bağlıdır. Bu belirsizlik içinde geleceğe yönelik olarak da kararları değerlendirmek bir nebze olsun sisin dağılmasını sağlar. Harvard Business Review dergisinin editörü Suzy Welch de yaşamış ve sonunda kendi yaşamını dönüştüren sağlıklı ve doğru kararlar vermenin yöntemini bulmayı başarmış görünüyor. 10-10-10 kuralı ile kararlarını değerlendiriyor. 10 dakika, 10 ay ve 10 yıl içinde alacağı bu kararı hem olumlu tarafı hem de olumsuz tarafları ile değerlendirerek kısa ve uzun dönemli olarak değerlendirebiliyor.
 
https://medium.com/towards-data-science/decision-tree-hugging-b8851f853486
 
Alacağımız hemen şimdi yapmanız gereken kısa erimli bir iş için değilse o zaman seçeneklerin üretilmesi ve değerlendirilmesinde kullanılacak en güzel yöntem karar ağacının oluşturulmasıdır. Bu karar ağacında her bir dalın en uç karar alma dallarında mutlaka kazanç / kayıp değerlerinin parasal karşılığı olmasına dikkat edilmelidir. Burada her değeri %100 doğrulukla bilemeyeceğimiz için varsayımlar ve tahminler yer alacaktır. Tam bu noktada sensitivity analizi kullanmak çok işe yarar. Mutlaka bu değerleri parametrik yaparak %10'a kadar +/- yükseltip alçaltmak sonuca olan etkisini doğru anlamamıza ve riskleri doğru değerlendirmemize yardımcı olacaktır.
 
Örneğin bir yatırım için satış tahmininde kur etkisini tahmin ediyorsak kurda %10 tahminden daha yüksek çıkması durumunu da değerlendirip karar ağacındaki dalların bu durumda hangi maliyet / kazanca karşılık geldiğini de anlamalıyız. Bu sayede aldığımız karardaki risk değerlerini de daha iyi yönetmiş oluruz.
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.